Pina Bausch'un İstanbul'u ve "Nefes"

NEFES - PİNA BAUSCH
Bir sahne

Pina Bausch’un “Nefes”inin daha önceki gösterimini izlememiştim. İlk kez “dans tiyatrosu” izleyecek olmak, İstanbul üzerine bir dans tiyatrosu izleyecek olmak meraklandırıyordu beni. Tabii gösterinin 2 saat 50 dakika olması hali de öyle… Yani insan zamanı düşünmeden izleyebilir mi, bırakabilir mi kendini bu kadar süre?

Pina Bausch, 1940 doğumlu.. Almanya, Solingen’de doğmuş. “Tanztheater” denilen ve Alman Ekspresyonist Dans’ın içinde yer alan “dans tiyatrosu”nun da kurucusu. 30 kişilik ekibiyle 2002 yılında İstanbul’a geliyor ve burada üç hafta geçiriyorlar. Bausch İstanbul’dan etkileniyor ve İstanbul için “Nefes”i yapıyor. İlk kez 1986’da şehirler üzerine koreografiler yapmaya başlıyor. Ve bu şehirler arasında Roma, Palermo, Los Angelos, Hong Kong, Lizbon, Budapeşte, Sao Paolo gibi şehirler de var. Ne ki Pina Bausch 2009 yılında yaşamını yitiriyor.

Bausch hakkında çok çeşitli bilgiler elde etmek mümkün.
Tanztheater Wuppertal Pina Bausche’ın resmi sitesi’ne de
bakılabilir.

Benim daha çok söz etmek istediğim ise Nefes’in kendisi. Elbette Bausch’un dansçıları profesyonel ve bedenlerini en iyi enstrümanları olarak çok iyi kullanıyorlar. Çok az konuşma var gösteri boyunca ve dansçı-tiyatrocular bu replikleri Türkçe veriyorlar. Bir dizgesi olmayan daha çok Türk seyircilerin bağlantı kurmalarına neden olacak nirengi noktaları diyebiliriz. Olmasa da olacak türden…

İstanbul’a gelince… Eğer İstanbul hamamlardan, arap saçı trafikten, boğazda kendi dükkanında yemek yemeleri için turistleri çekiştiren garsonlardan, naylon kovalardan ve leğenlerden, (sembolik olarak) ibaretse… duraksıyorum…

Evet, bir koreografi olarak gerçekten başarılı, yer yer büyüleyici… Ama başından sonuna dek özellikle figürlerin aşırı yinelenişi (ki bu konuda daha önce de eleştirilmiş Bausch), bu yinelemenin acaba bir döngüye mi işaret ettiğiyle neden olduğunu bazen anlayamamak arasında bırakıyor insanı… Bu tekrarların sürenin uzamasına katkısı da büyük.

Fakat daha da önemlisi, kadınların durumu… Bedenin aşırı bir şekilde “kadın bedeni” olarak sergilenmesi, zaman zaman cinselliğin bu figüratif durumlarla aşırı öne çıkarılması ve bunun sadece kadının üzerine kalacak şekilde yapılması da düşündürücü. Öyle ki sandalyelerde oturan adamlar var ve yerde dizüstünde emekleyen kadınlar oturan bu adamlara doğru gidiyor, adamlar kadınların saçlarını okşuyorlar, an geliyor iki kadın birden bunu yapıyor, adamlar iki kadının aynı anda saçını okşuyorlar ve bu sandalyeler arası gidiş gelişlerle devam ediyor… Bütünüyle görsel olan bir şeyi bu şekilde anlatmak biraz sakil evet. Ama bu örneği, “Nefes”in geneline sinmiş olan kadın ezikliği, kadının sadece bedeniyle (saçıyla, eliyle, koluyla) var olması ve tüm bunların erkeklerin algısına yönelik (sadece seyiriclerin değil, sahnedekilerin, kurgunun da) sunulması nedeniyle veriyorum. Bu, Pina Bausch’un yaşamını ve yaptıklarını yadsıma nedeni değil elbette ama Nefes’te zorlayan bir şeyler var. Eğer sadece gördüğümüzden haz almaya yöneleceksek gerek ışık, gerek koreografi, gerekse başından itibaren sahnede birikmeye başlayan su, (giderek gölleşen, sonra bir şelaleye de dönüşen ve kurgusuna uygun bir şekilde gösterinin sonunda da yok olan) ve çeşitli müzikler (İstanbul’a atfının sadece “çeşitlilik” anlamında olduğu fakat kendi başlarına başarılı parçalar) göz ardı edilemez elbette…

Ama neden İstanbul bu? İstanbul algısı neden böyle? Bende karşılık bulmadı…

Yorumlar

Pina Bausch (2006), belgesel

Anne Linsel'in Pina Baush hakkında yaptığı bir belgesel var.

Altyazı yok... Yine de izlenebiliyor rahatlıkla.. Çalışmalardan görüntüler var ve bunların da söze pek ihtiyacı yok...

Anne Linsel'in belgeselini izlemek için tıklayınız

Directed by Anne Linsel, Germany, 2006; 44m

Before choreographer Pina Bausch and her Tanz-theater Wuppertal were known around the world, her new, unusual and original body language was ill-received. In the early days the audience (and most critics) were irritated and confused. Tumultuous scenes in the audience were not unusual. Pina Bausch speaks about the beginnings of the Tanztheater and the inescapable path she felt she had to follow. She talks about rehearsals, her pieces (more than 30 by now), her co-productionswith other cities and countries and being on tour. Some of her dancers, the set designer Peter Pabst and the costume designer Marion Cito, all of whom have been with Pina Bausch for decades, talk about working with her. Shot in Venice at the Teatro Fenice, in Lisbon and Brussels, and in Wuppertal with the support of WDR Cologne, and Arte France.

Pina Bausch derken, 3 Eylül

Pina Bausch derken, 3 Eylül 2010'da (http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=1016...) Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi'nde Ursula Kaufmann’ın fotoğraflarından oluşan bir sergi yapılacakmış. 5 Ekim 2010 tarihine kadar gezilebilir.

Yorum izleme seçenekleri

Yorumların gösteriminde tercih ettiğiniz şekli seçerek değişiklikleri etkinleştirmek için "Ayarları kaydet"i tıklayınız.

Yeni yorum gönder

Back to top