zil gül ve şal

Ha-ha

.........................................tutunamayanlar'a, tehlikeli oyunlar'ın ha ha'sına alt alta düz yazı

bu sabah yine
6:45’te
uyandım diye
ayaklandı dünya

haberler, hava durumu, reklamlar
poşet çay, bi çay daha, biraz kirli duman ha-ha
zırım işte… yine zırladım uyumadan
hiç çıkmamışım gibi sokağa utangaç
geliyoruuuum
bi dakka

durakta düşman olabiliyor insan insana
ayaktakiler oturanlara, dışlar içlere
halk otobüsleri nefret edebiliyor özel otolardan
ha-ha
tabii ki bu da yalan

ben hikmetli, sevgili ve bilge gecelerden

nasıl gidiyor?

içinden söyle...

Alıntı: Varolmanın Yalnızlığı


(Guillaume Apollinaire, Asger Jorn)

şiir kapanı

Bütün açılarıyla denk düşer mi emin değilim ama aklımda böyle bir şey dolaşıp duruyor. Bir defa şiir büyük bir çoğunluğun zaten umurunda olmadığı için, mekanizma tam da "kapan"da olduğu gibi, siz onunla temas edince çalışmaya başlıyor. Yani havyan orda kendisi için cazip bir şey olduğunu varsayarak uzanıyor önce...

dünyayı paranteze almak

in

Bir gün sonra ek yapmış olayım. Dünyayı paranteze almak elbette benim icadım değil. Ama yukarıdaki bundan yola çıkarak yaptığım benim çalışmam. Husserl fenomenolojisinden bahsederken "epokhe"yle bağlantılı hatta redüksiyonla (indirgemeyle) birlikte geçiyor. Okuduğum çeviride "ayraç" diyor mesela ama ben "parantez"i daha çok seviyorum.

Şairin Bir Okur Olarak Portresi

(Bu yazıyı 5 Mayıs 2010'da yazmaya başlamıştım ve başlarken yarım kalacağını düşünmemiştim. Düşündüğüm ikinci bir başlık da "ikinci yeniyi aşamayan okur" olacaktı...)

egosantrik şiir

in

nihayetinde insan küser. bizim şiir tarihimiz biraz da küsmeler tarihidir. çok şair vardır, an gelmiş çekilmiştir. küsmüştür. nerden mi çekilmiştir? şiirden, şiir kamusundan, dergilerden, eskilerin meyhane buluşmalarından... kiminde tavşan dağa küsmüştür, dağın umurunda olmamıştır. kiminde tavşan küstüğünün dağ olmadığını bir vakit gelmiş ancak fark etmiştir. içi rahatlamıştır. kiminde "zirvedeyken" çekilme planı uygulanmıştır. (zirveler haritada işaretlenmemiştir)

estetize edilmiş acı

o kadar da zor değil aslında...
alışkanlıklarımızı değiştirerek yaşamımızı değiştirebiliriz. bundan ille arabesk bir anlam çıkarmak gerekmiyor. bu ülkedeki tek sorunlu insan grubu okumayanlar, yazmayanlar, izafiyet teorisinin ne anlama geldiğini bilmeyen insanlar değil.

On Adımda Unutmak (Anti-Prometheus)

Şahika Tekand ve Esat Tekand tarafından 1988 yılında kurulan Stüdyo Oyuncuları "Promethiade" kapsamında önceki akşam ve dün akşam "On Adımda Unutmak (Anti-Prometheus)" adlı oyunu oynadı. Promethiade, 2010 yılı başkentleri olan İstanbul ve Ruhr'a eklenen Atina'yla birlikte çiftdilli ve üç şehirde de sahnelenmek üzere tasarlanan bir proje. Promethe çaldığı ateşle Avrupa'ya ve Avrupa insanına aydınlığı/ışığı getirmesiyle mitolojik bir figür olarak merkezde yer alıyor bu projede.

İçeriği paylaş

Back to top