Soruşturma (Patika Dergisi): Edebiyat Dergileri Kendisini Sorguluyor
öteki-siz şiir "derdi" adına yanıtlayan : DERYA ÖNDER
EDEBİYAT DERGİLERİ KENDİSİNİ SORGULUYOR
1-Türkiye'de edebiyat dergileri son yıllarda editörlük/yayın yönetmenliği görevlerini genç şairlere vermektedirler (YasakMeyve, Şiir Ülkesi, Bireylikler, Üç Nokta, Merdiven Şiir, Sonsuzluk ve Bir gün,Hece, Dergâh gibi). Buradaki anlayış genç izleğin, genç yaklaşımın enerji ve görevdeşliğinin değerlendirilmesi midir? Günümüz şairinin tecrübeden ziyade farklı bakış açılarıyla kendi bünyesinde soluduğu edebiyat anlayışını avantaja mı çevirmektir? Yoksa ustalar çıraklarına el mi vermektedir?
Ustalar her dönem çırak isterler, gönüllü çıraklar da vardır fazlasıyla. Aynı anda üç beş derginin editörlüğünü yapan ve başka işlerle de uğraşan bazı çok yoğun editörlerin yaşça genç şairlere editörlük teslim ettiğini görüyoruz. Bunun örnekleri var. Sanırım bu daha çok aynı izleği paylaşan yardımcı editör oluşturma durumu. Pek çok dergide ise durum daha farklı. Devir teslim yapan bir başka editör ya da bir ustanın gölgesinde olma durumları yok. Dergicilik çok çileli bir iş. Dışarıdan görüldüğü kadar da eğlenceli değil. Bir defa uzun bir yola çıktığının farkında olmalı insan... Şu her zamanki genç-yaşlı meselesine gelince. Önemli olan fikrin, şiirin genç olması, dinamik olması... Şair enerjisini verimli kullanabiliyorsa bu hem şiirine hem çevresine yansıyor zaten.
2-Bugün gelen eserlerin değerlendirilmesinde yazara/şaire karşı ideolojik bir tutumunuz olmakta mı? Görüş ayrılığına düştüğünüz genç yazarların da eserlerine yer vermekte misiniz? Zaman içerisinde mürekkebinin rengini belli eden yazarları (her ne kadar sanatta ayrımcılığın olmaması gerektiğini savunsak da), derginizin politik ve toplumsal yaklaşımına uymadığı gerekçesiyle beğendiğiniz halde reddettiğiniz oluyor mu?
Bilerek gri tonları tercih etmiyorsanız zaten derginizin doğal rengi bellidir. Dolayısıyla böyle bir durumda aksi istikametteki bir şiirle karşılaşmıyorsunuz. Yani sizi bu açıdan seçim yapmaya itecek bir zemin oluşmuyor. Öyleyken bile ilk etapta baktığımız şiirin kendisi.
3-Yıllardır hazırlanan şiir ve öykü yıllıklarında da görüldüğü üzere özellikle taşra dergilerinin yayınladığı eserlere yer verilmediği gözlenmiştir (son zamanlarda bu biraz değişmeye başlasa bile).Burada dergilerin fikir ve anlayışlarıyla çatıştıkları için mi eleştirmenler/şairler özgün bir davranış sergilememişlerdir. Yoksa kendilerinin de beyan ettikleri gibi elek üstü, edebiyata yeni bir çehre getirecek; yağmuru beklemeden kuşağını gökyüzüne serecek kalitede ürünlerin yazılamamasından dolayı mı bu eserler yıllıklara girememiştir?
Şimdi burada ilginç bir şey var tabii... Mesela yıllıklarda yer alan şairlerin o yıl içerisinde nerelerde şiir yayınladıklarına baktığınızda pek çoğunun sadece "merkez, sermaye" dergilerinde değil sizin tabirinizle "Anadolu, taşra" dergilerinde de şiir yayımladığını görürsünüz. İki ihtimal çıkıyor ortaya. Birincisi ya şair kendine göre "kallavi" şiirlerini bu tür dergilere yolluyor, yani yıllıklara filan rahat girmek için (ki bir şair bunu kendisine niçin yapar bilemiyoruz) ya da seçiciler o şairin söz ettiğimiz türdeki dergilerde yayımlanan şiirlerini alıyorlar.
Örneğin yıllığı bir dergi hazırlıyorsa orada da ilginç şeyler oluyor. Bunun iki örneğini bu yıl da gördük. Biraz matematik bilgisi yeterli... O dergide o yıl kaç şiir yayımlanmış, kaçı o derginin hazırladığı yıllığa girmiş...Sonuçlara tesadüf mü diyeceğiz? Kuşkuyu da kendileri koyuyorlar yıllığın içine... Bir de her zaman olduğu gibi bazı dergiler önde tutulmak isteniyor. Yani vitrin bâbında... Buralarda şiir yayımlamak marifettir anlamına getiriyorlar. Çünkü özellikle son yıllarda bazı dergilerin isimleri "giriş kartı" yerine geçiyor...İsteyen istediğini yapsın tabii ki... Yol geniş ve uzun...
4-Garip, İkinci Yeni döneminde ve diğer dönemlerdeolduğu gibi (Papirüs/Cemal Süreya, Şiir Sanatı/Kemal Özer, Yusufçuk/Ali Püsküllüoğlu ve Pazar Postası, a, Dönem, Yelken, Ataç, Değişim, Oluşum, Yazı,Yordam, Yeni Dergi gibi diğer dergiler) şairlerin çoğu kendini başka dergilerde ifade etmek yerine, kendi kurdukları edebiyat dergilerinde yazın hayatları devam ettirmeyi tercih etmekteler. Bu yazınsal bir özgürlük getirip, diğer dergilerde söyleyemeyeceği ya da yayınlatamayacağı yazılarını/şiirlerini hiçbir kurula sokmadan yayınlama güdüsü müdür? Yoksa zaman içerisinde edebiyat dünyamızın mihenk taşları olan dergilerle mücadeleden sıkılıp kendi doğrusunu ve kendi sanatsal anlayışını, arayışını sürdürme isteği midir? (Heves, Üçnokta, Wesvese, Nikbinlik, Budala gibi)
Varsayalım ki birileri başka yerlerde şiir yayımlatamadıkları için dergi çıkarıyorlar ve kendi ürünlerini rahat rahat yayımlıyorlar. Bunlarda şiir olmasın diyelim ki... Sonuç? Pek çok derginin kapısından vizesiz geçilemediğine ya da abisiz ablasız girilemediğine göre bırakınız yapsınlar demek lazım. Ama bu işin basit tarafı.
Yayım hayatı devam eden bazı dergilerin editörleri için o dergilerin sadece bir dergi değil aynı zamanda onların şair yanlarının göstergesi ve tavırlarının bir parçası olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla bir şair en çok inandığı, en çok saygı duyduğu yerde olmalı ve bu da tuhaf sayılmamalı değil mi?
5-Dergilere gelen ürünlerin değerlendirmesinin nasıl yapıldığını belirtir misiniz? Gelen şiir ve öykülerdeki niteliğin günümüz edebiyatına farklı bir duruş ve yeni bir kimlik kazandıracağına inanıyor musunuz? Bu sonuca ulaşmadaki kıstaslarınız nelerdir?
Bir şiiri diğerinden ayırt etmek çok zor değil aslında. Yani önemli olan onun şiir olması. Eğer -şairseniz- yayımladığınız dergide sadece kendi yazdığınız şiir tarzında şiirlere yer veriyorsanız ciddi bir kısır döngü yaratmış olursunuz. Ben olsam asla böyle yazmazdım ama bu şiir, diyebilmekönemli.
Yazılan nitelikli her ürün içinde varolduğu edebiyat ortamına katkıda bulunur. Hem diğer yazar ve şairler için hem de okur için. Ama bu çoğu zaman hemen gerçekleşmeyebilir. Bunu belki çok sonra görebiliriz belki de bizden çok sonra fark edilir. Edebiyat tarihi bunun örnekleriyle dolu. Yenilik olsun diye yenilik yapmaktan söz etmiyoruz. Geleneği yıkmak ya da geleneğe yaslanmak da altı doldurulmamışsa bir şey ifade etmiyor.
6-Kendi derginiz hakkında bir öz eleştiri yapacak olursanız, bugüne kadar derginizde eserlerine yer verdiğiniz, zaman içerinde kendi oylumunda akmaya başlayan ve günümüz edebiyatında bir yerleşke edinen yazar /şair oldu mu? Bu konuda isim verebilir misiniz?
Bu konuda isim veremeyiz. Verilmesini de doğru bulmuyoruz. Bu ancak şairin cevaplayabileceği bir soru. Eğer bir şair çıkıp da Öteki-siz'de şiirlerimin yayımlanması beni ileriye götürdü, benim için basamaktı diyorsa, biz kendi payımıza sevinç duyarız ama böyle bir beklenti içerisinde değiliz ve olmadık da... Örneklerini gördük, biraz yıldızı parlayan bir şair için A dergisi çıkıp ilk şiirlerini biz yayımladık diyor. B dergisi ama sonra hep biz yayımladık diyor. Bu bir keşif değil. Edebiyat dergileri bunun aracısı olabilirler ancak iyi şiir yazımının yaratıcısı değil.
7-Bugün edebiyat dergilerinin taşraya kaymasını, taşradan çok etkili ve gür bir sesle tüm Türkiye'ye seslenmesini edebiyatta günden güne var olmalarını neye bağlıyorsunuz?
Şair neredeyse şiir oradadır, şiir neredeyse orada olağanın dışında bir şeyin tohumu da ekilmiştir zaten... Gereken yapılırsa o tohum yeşerir, boy verir... Biz taşra-merkez ayrımını kabul etmiyoruz. İstanbul'da olmak merkez olmak anlamına gelmeyeceği gibi "taşra"da olmak da merkezin uzağında olmak anlamına gelmiyor. Her zaman, şiiri dikkat çekmenin aracısı olarak gören "şairler" olmuştur, olacaktır da... Bizce artık bu taşra psikolojisinden vazgeçmeli "taşra şairi" olduğunu ve "taşra dergisi" çıkardığını düşünen arkadaşlar... Şiir coğrafya ayırt etmez çünkü.
(Patika Dergisinin 2006 yılında yaptığı bir soruşturmaya verilen yanıtlar)
- 5551 okuma
Yorumlar
Yeni yorum gönder