Akasya Telaşı Hakkında Yazılanlar 1: Orhan Kahyaoğlu

(...)

Derya Önder'in Akasya Telaşı, okura çok zengin çağrışımlar taşıyor. Bunda, şairin modern bir öykülemeci dile olan eğilimi dikkate değer. Şair, bu öykülemeyi, imge yoğunluğuyla besliyor. Lirizm, bu şiirin ana kaynağı. Gündelik hayat ve insan ilişkilerindeki kırılmalarla, çukurlarla dolu bir dünyayı dillendirilme çabası öne çıkıyor. Okuru, ilk okumada, duygu yüküyle kuşatan; bazen sert, bazen kırılganlıklar dolu bir kadın dünyasının hakiki anları, gözlemleri, sezgiciliği ve tutkularıyla karşılaşılıyor. Ama, ardı ardına gelenokumalarda şiirlerin bir kısmının aynı sıkılıkta olmadığı yakalanıyor. Klişeleşmiş kalıp ve sözcüklerle karşılaşılabiliyor. Duygusal yoğunluk, bazı şiirlerin yapısını zayıflatabiliyor. Örneğin söz konusu ikilemi, yani ilk aşamada okuru heyecanlandıran, ama ardından mutlak ayıklanması gereken bir şiir hissiyatını yansıtan ‘olmayan' türü şiirleri örnekleyebiliriz. ‘nisâ' şiiri de bu tür örneklerden. Kitabın başındaki ‘saint antuan' ve ‘ekim çocukları' gibi şiirlerdeyse, Önder'in dil ve üslupta bir mükemmeliyet yakaladığı aşikâr. 

Kitapta, aşkın kargaşası her şeyin önünde. Öykülemeciliğinde olağanüstü ‘tasvir'lere bile rastlanabiliyor. Bazı Şiirlerde, İkinci Yeni şiirine, dilsel veya yapısal'dan çok duygusal bir bağlılığı olduğu anlaşılıyor. Kadın'ın duygu yükünü, ruh hallerindeki zenginlik ve çatışkıyı ve asıl itibarıyla aşkın kadınca kutsanışını çok iyi yansıtan ‘yoksayım' türü enteresan şiirler de var. İkinci Yeni şiirini ve şairlerini sevenler ‘büyük günaydın' türü şiirleri heyecanla okuyor. Önder, imge dünyası oldukça zengin bir şair. Akasya Telaşı'nda bu özellik ön planda. Kitaba adını veren şiir, şairin lirizmini çok iyi yansıtıyor. Önder, aslında şiir kumaşı çok iyi olan bir şair. Ama, yer yer heyecanına teslim olup, şiirde ayıklamaya, sözcüğün büyüsü ve çokanlamlılığına fazla özen göstermiyor. Şair, kendinin olan bir şiirin peşine düşmüş, ama onu sıkı bir şekilde tutup, kavrayamamış henüz. Yalnız, kadını bir figür, bir imge olarak değil, tüm hakikiliğiyle de dizelerine yedirebiliyor. 

 

13 Ağustos 2008, Orhan Kahyaoğlu, Radikal Kitap

Back to top