Cadı Kazanı

Arthur Miller, büyük bir oyun yazarı. Uzun bir hayat yaşamış. Bütün Oğullarım, Satıcının Ölümü, Cadı Kazanı adlı oyunları metin olarak da ulaşıp okuyabildiğimiz, tiyatrolarda oynanan en önemli oyunları. Ben oyun olarak hiçbirisini izlemedim. Ama tiyatro metinleri olarak hepsini okumuştum.

yığma yapılar

Mimaride yapılar en kabaca ve temel haliyle ikiye ayrılır. Yığma yapılar ve betonarme (karkas) yapılar. Yığma yapılar, doğal olarak en geleneksel olanlar. Yüzyıllardır kullanılan bir sistem. Ana prensip duvarların taşıyıcı olarak planlanlanmış olması. Yani binanın iç ve dış yüklerinin duvarlar aracılığıyla temellere aktarılması. Dolayısıyla böyle bir yapıda temellerin sağlamlığı da hayati önem kazanıyor. Bu duvarların oturduğu temel duvarlar dipte pabuç gibi düşünülebilecek sömellere oturur vs. Betonarme yapılarda ise bir iskelet vardır.

yazarak düşünmek

Buraya yazmaya başlayalı 3 yıl 27 hafta olmuş. Hemen hemen ilk bir yılı, belki de daha fazlasını, siteye koyduğum bazı yazı ve şiirleri öylece tutarak geçirdim. Sonra yavaş yavaş olan biten ya da aklımdan geçenleri, geçtiği şekilleriyle aktarmaya başladım. Giderek bir blogdan öte bir türlü kendini ifade edebilme yerine dönüştüğünü söyleyebilirim. Sözünü dilediğin kadar, dilediği gibi söyleyebilme yeri.

"Plan Yapmak" / Kant

P l a n y a p m a k çok defa insanın kendisine yaratıcı deha havasını vermesini sağlayan, lüks, farfaralı bir tinsel uğraşıdır. Bu uğraşıda insan kendi yapamadığını talep eder, kendisinin daha iyi yapamayacağı şeyde kusur bulur ve nerede bulunabileceğini bilmediği şeyi önerir. Aslında aklın genel bir eleştirisinin adamakıllı bir planı için -eğer bu plan, alışıldığı gibi, sırf kutsal birtakım arzuların açıklanması olmayacaksa- tahmin edilenden daha çok çaba gerekir.

Siyah Kare - Malevich

Malevich, Black Square, 1913

2000-2010 Arası Şiir Yayımlayan Dergiler yazısı hakkında

Geçen sene bu zamanlarda dergilerle ilgili bir yazı yazmaya karar vermiştim. Özellikle dinmeyen söylem rahatsızlıkları, "eleştiri" adı altında "edebildiklerimiz"... Dergileri düzenli izleyince bunun birine has bir özellik olmadığını tam da yansımalarla çoğalarak yayıldığını düşünüyordum.

Spinoza - Felsefe hayat üzerine bir meditasyondur

"Üzüntüyle duygulandığımda eyleme kudretim azalır, yani bu kudretten daha da uzaklaşırım. Sevinçle duygulandığımda ise kudretim artar, yani bu kudretten daha az ayrılırım. Buraya kadar iyi. Eğer kendinizi üzüntüyle duygulanmış olarak ele alırsanız sanıyorum ki her şey berbattır, çok basit bir nedenden dolayı çıkış yoktur: Eyleme kudretinizi azaltan üzüntüdeki hiçbir şey, üzüntü içinden hiçbir şey sizi, size üzüntü etkisi veren cisimler ile bedeninizde ortak olabilecek herhangi bir şeyin mefhumunu oluşturmaya yöneltemez.

Sahi Nilgün Marmara için mi bunlar?

Vatan Kitap eki'nin 30 Ekim 2010 tarihli sayısında 30 ve 32. sayfalarda (31'de reklam var) bir başlık göze çarpıyor. "Eşimin günlüklerini istiyorum, buna gasp denir"... Başlıktan önce de Nilgün Marmara'nın fotoğrafları, aynı sayfada eşinin fotoğrafı filan... (kitap ekinin taranmış sayfaları ektedir bu arada)

epimelesthai sautou / kendini ihmal etme

"epimelesthai sautou" Yunancada "kendine dikkat etmek" olarak geçiyor. "Kendinle ilgilenmek", "kendine özen göstermek" olarak da anlaşılabilir. (Foucault öyle diyor) Platon'un Alkibiades adlı eserinde de Platon'un Alkibiades'e ilk ve temel öğütü bu, kendisine dikkat etmesi.

Bela Lugosi's Dead

İçeriği paylaş

Back to top