Editör bir kitabın neyidir?

Hayatın gidişatı, içinde bulunduğumuz ateşten günler ve yoğunluk nedeniyle, gecemi gündüzümü alacak biçimde bir editör olarak yaşasam da burayı henüz işler hale getiremedim bir türlü. Ama yaklaşan yeni yılda bunu daha köklü bir âdete dönüştürmeyi düşünüyorum.

Yine de sıcağı sıcağına, hazır bugün işim bir kez daha kalbime dokunmuşken bir editör için başta haksızlık, yanı sıra incitici olabilecek bir uygulamadan yahut eksik uygulamadan söz edeyim.

yayımlanmış şiir: mütekerrir

mütekerrir

çünkü korkacaksın yeni bir başlamaktan
sığ denizlerinde benliğinin boğulmaktan

yer değiştirmek en iyisi. şurdan alıp buraya koymak kendini
iç çekilecek şey değil kıyıdaki savaş, uzaktaki deprem
esef etmekle yetindiğin cinayetlerde
kızlar analarını, oğullar babalarını
öldürürler ilkin. çocukken işlenir bu cinayetler
geç kalanlar kazaya bırakır ya da üçüncü sayfalara
sonrası parmağın dudağına gidene kadar

çünkü izole edilmiş bir üçgeni vardır herkesin
büyük patron sabahları erken bekler, tik tik tak tak

Başlangıç ve Sonuç

Geçmişe bağlı olduğum doğrudur ama bu hiçbir zaman nostaljik bir bağlılık olmamıştır. Bendeki daha çok geçmiş denen o geride kalan süreçte bana bağlı olmaksızın kaybettiğim güzel insanlar nedeniyle. Onlara olan özlem, onları her düşünme beni ister istemez birlikte yaşanan anları, yerleri, olayları, dönemleri hatırlamaya mecbur bırakıyor. Bu da benim için hemen hemen 20-21 yaşına kadar olan dönem. Bunun dışındaki geçmişle ilişkimde de hiçbir zaman dönüp aynı şeyleri yaşama isteği duymadım. Oralarda ilgimi çeken, başka başlangıçlar konusu genellikle.

yayınlanmamış şiir: Cevap Aleccevap

Benim

Ceza Defteri’nin müellifi
cinai olmadan evvel
her bir satırla kendi bileklerimi kestim
söktüğüm sözcükleri diktim yeni yerlerine
kazıdım tek kat cilasını geçmiş günlerin
bir kap su dökmeden uğurladım gözü yaşsız

dava bendim davalı da davacı da
tek celselik bir şiirde kırdım kalemimi
ne müessirim ne mütehassısı bir şeyin
yeşil cilt bezinde günler açtı kanun kitabımın
kendimi astığım iplerde
şimdi başka içler başka canlar asılı

suç mahalli belliydi
koparılmış ortancaların büyüdüğü ev
o evin iki gözü

cerh ettim
mecruh da bendim

One

76. Sone'nin Alametifarikası: Kendinden Memnun Olmayan Şair

Shakespear'in 154 sonesini içeren kitabının ilk baskısı 1609 yılında yapılmış. Demek ki bu sonelerin üzerinden 411 yıl, yani dört yüzyıl ve 11 yıl geçmiş.

Bir süredir her sabah başka -bazı şeylerle birlikte- düzenli olarak bir Shakespeare sonesi okuyorum. 76. Sone'yi dün okuduğuma ve hiçbir gün aksatmadığıma göre bugün itibariyle 77 gündür bunu yapıyorum demek ki. Bu tür edinilmiş alışkanlıkları seviyorum. Ritsos'un "Alışkanlıklar da değişir" şiir başlığında olduğu gibi, değişebiliyorlarsa yenileri de oluşturulabilir diye düşünürüm. En azından denerim.

Şiir: Belki de deniz, kıyının kenarıdır

Beni bir şiir yazdı bu gece
orda aylardır doğmadan her sabah batan güneş
Eli silahlı sokaklar, mahsur odalar, bahçeler barut çiçeği
Gelmiyor desem yükselişi ağıdın
sıra sıra dağlar var görünmüyor desem
Hayat çok zor desem, iş güç, her şey aynı bildiğin gibi
her zaman oluyor akşam, sabah bana uyanıyor, eh iyiyim
Her gün yeni şaşkınlıklar edinip eskitmelerin ülkesinde
Duyulmuyor desem onca tekno-sesin arasında insan-sesi
Sanal gözyaşı üretilmedikçe bilmeyecek karşıdaki
Nasıl da sıçrıyor klavyeye çarpan gözyaşı 17 inç ekrana
Oysa açılır açılmaz e-postalar akıverseydi ya

Artık

İnsan zaman geçtikçe, epey görüp geçirdiğini düşündükçe zannediyor ki:

Artık kırılmam ya da daha az kırılırım.
Artık o kadar üzülmem.
Artık o kadar hatırlamam.
Artık daha çabuk unuturum (hatırlamakla unutmak başka şeyler).
Artık daha az acı çekebilirim bazı şeyler için.
Artık yaralar daha çabuk sarılır, ne de olsa zırhlar değiştirilmiş, en kötüsü yamanmıştır.
Artık budanmış dallarımda daha çok çiçek açar.
Artık kimse o kadar acımasız olmaz birbirine karşı.
Artık bir sökükle tamamen heba olmaz hiçbir şey.
Artık özlemem.
Artık özlenmesem de umurumda olmaz.

Neden "Editörün Günlüğü"?

Hayatını kitap editörlüğü yaparak idame ettiren ve böyle geçirdiği uzun yıllardan, her ne olursa/olduysa olsun, sevinç duyan biri olarak siteye böyle bir kısım eklemek uzun zamandır düşündüğüm bir şeydi.

Aslında "günlüğü" kısmını değiştirmem gerekir; çünkü yapmak istediğim öyle günü gününe tutulmuş bir "günlük" oluşturmak değil. O nedenle bugünlerde bu başlık başka bir şeye dönüşebilir.

Kant'ın şiire verdiği zarar (Hölderlin örneğinde)

Bugünlerde bir vesileyle Hölderlin’le ilgili okumalar yapıyorum. Dolayısıyla Türkçedeki Hölderlin’le ilgili kitaplara da tekrar bakıyorum. Malum, Hölderlin deyince sadece şiirden değil aynı zamanda felsefeden özellikle de Alman felsefesinden de söz etmek gerekiyor. Ne de olsa Hölderlin, Hegel ve Schelling'in yakın arkadaşı, 1790'da aynı odayı paylaşıyorlar hatta. Schiller’den zaten etkileniyor ve sonraki dönemde de Heidegger için çok önemli bir konum teşkil ediyor.

İçeriği paylaş

Back to top