Şiir etkin-siz-likleri
Geçtiğimiz bir ay içerisinde katıldığım dört etkinlik sonrasında (biri şiirden bağımsızdı ayrı tutabiliriz) zaten düşündüğüm ama iyice kafamı kurcalayan bir konuya dönüştü bu başlık.
Bu üç etkinlikten bir tanesi TÜYAP kitap fuarında gerçekleşecek ortak etkinlikti, çok dilli şiir okuması olacaktı. (Kürtçe, zazaca, farsça, İngilizce, almanca vs.) Yapılması planlanan etkinliğe dinleyici gelmediği gibi şiir okuması planlanan şairler ya da şiir çeviren arkadaşlar da gelmediler.
İkinci bir etkinlik büyükşehir belediyesi eliyle organize edilmiş bir etkinlikti ve 5 şair 6 dinleyici vardı.
Üçüncü bir etkinlikte katılan şair sayısı o kadar fazlaydı ki dinleyici sayısının çok az olduğunu hissedemedik ilk anda… Ama kendi aramızda mutluyduk.
Kafama takılan sorular şunlar:
- Şiir artık okunmaması gereken bir şey mi?
- Şiir artık toplumu ilgilendirmeyen bir şey mi?
- “ünlü” şairler katıldığında salonlar dolup taşıyor mu?
- Bunun bugün yazılan şiirle de ilgisi var mı?
- Katılımcı şairler yeterince sorumlu davranıyor mu?
- Organizasyon sorumluları tarafından yeterince duyuru mu yapılmıyor?
- Müsamere mantığıyla şiirlerimizi bir kürsünün arkasında okumaktan başka bir şey mi yapmamız gerekiyor (yani kâğıdın dışına çıktığında bu okumaların aynı zamanda bir “şov” değeri mi olmalı?!)
- Şairler şiirlerini okuyabiliyorlar mı?
- Başka zamanlarda bu işler çok mu farklıydı? Bizim ülkemizde şiir için hiç stadyum doldu mu mesela? Ya da mesela şiir okumalarının bir dönem olduğu gibi alkollü mekânlarda yapılması ilgiyi artıran bir şey mi? Böyle bir durumda bile “okur/dinler” var mı? Bu ne kadar sahici?
- Biz şiiri çok mu abartıyoruz?
octavia paz'ın bir kitabında yazdığı gibi mi yoksa? şiirin çok satmaması doğasından olduğu gibi okunmaması ve dinlenmemesi de mi doğasından?
gibi gibi…
- deryaonder's blog
- Yeni yorum ekle
- 5345 okuma