Chagall, Yaşam ve Aşk

in

Pera Müzesi'nde 23 Ekim 2009-24 Ocak 2010 tarihleri arasında açılmış olan Marc Chagall sergisi önümüzdeki hafta bitiyor. Ben de bugün gidebildim. Gitmeden önce Chagall hakkında çok az şey biliyordum, mesela Nazilerin yahudi yazarların kitaplarını yaktıkları dönemde Chagall'ın eserlerini de yaktıklarını ve biraz da yüzeysel bilgi. Sergi müzenin iki katına yayılmış. Chagall'ın otobiyografik çalışmalarına, serginin düzenlenişi sırasında eklenen biyografik bilgiler de gelince epey bilgi sahibi olmak mümkün. Uzun yaşamış bir ressam Chagall..

1887'de Rusya'nın Vitebsk şehrinde bir yahudi mahallesinde doğuyor. Vitebsk hayatından her zaman önemli yer tutmuş, hem orda doğduğu için hem de zaman zaman geri dönüşleri olduğu için. Zaten Vitebsk çizimleri de sergide var. Sanat eğitimi St. Petersburg Güzel Sanatlar okulunda başlar, 23 yaşında Paris'e gider ve Apollinaire ve Cendrars'la tanışır. Yine Apollinaire aracılığıyla bir sanat tüccarıyla tanışır ve 26 yaşında ilk kişisel sergisini Berlin'de açar. Sonra Vitebsk'e döner ama Birinci Dünya Savaşı çıkınca Paris'e gidemez tekrar... 28 yaşında da büyük aşkı Bella'yla evlenir. Sonra İda isminde bir çocukları olur. Bu ve benzeri detayları burda bırakayım..

Sonuçta Chagall 98 yaşına kadar yaşar. Hayatının bundan sonraki dönemlerinde birçok kez yayıncılar aracılığıyla özel siparişler alır. Ve önce Gogol'un Ölü Canları'nı, sonra La Fontaine'den Masalları ve en son da Kutsal Kitap'ı resimlemesi istenir. Chagall bu çalışmaların hepsini yapar. İyi para da kazanır. 1944'te Bella aniden ölür. Bu Chagall'ı çok sarsar. Çünkü çağdaşı pek çok ressamın aksine o aşk hayatında mutludur, Bella'ya duyduğu aşk onun her zaman ilham kaynağı olmuştur. Zaten sergide yer alan "Sevgililer" bölümünden de kendisi de bir edebiyatçı olan Bella'nın yazdığı kitaplara yaptığı resimlerden de bu anlaşılmaktadır. Gerçi sergide Ölü Canlar'dan da La Fontain'den ve Kutsal Kitap için yaptığı resimler ve çizimler de mevcut. Ama yine de asıl bazı daha önemli resimlerinin gelmediğini gördüm sonradan. Daha doğrusu orda izlediğim bir belgeselden çıkardım bunu... Chagall'ın en ünlü resimlerinden birisi olan Rusya, Eşekler ve Diğerleri ile aynı adı taşıyan François Levy Kuentz'in 2003 yılında yaptığı bir Chagall belgeseli bu. Sergi sırasında isteyenler tarafından izlenebiliyor. 52 dakikalık bir belgesel. Bu belgeselde görülen Chagall'ın mesela aşağıdaki "Doğumgünü" tablosu gibi resimler sergiye gelmemiş.

Bunlar üzücü ama ilk kez Chagall resimlerinin sergilendiğini düşünürsek normal de sayılabilir. Benim için ilginç olan başka bir şey bu belgesel oldu. Chagall yaşadığı dönem itibariyle pek çok akıma, başlangıç ve bitişlerine de tanık olmuş. Apollinaire onu gerçeküstücülüğe davet ettiğinde kabul etmemiş mesela ama gerçeküstücü resimler yapmış. Ya da Kübizm döneminde kübistler için "onlar üçgen masalarında kare bezelyelerini yemeye devam etsinler" demiş. Rusya'da bir akademi kurulmaya karar verildiğinde şiir bölümüne Mayakovski, tiyatroya Meyerhold, resim bölümüne de Chagall önerilmiş ama Bella'nın da yönlendirmesiyle Chagall bunu kabul etmemiş. Ve Mayakovski'yi sevmezmiş, daha doğrusu onu çığırtkan bulurmuş. Şiirin meydanlarda bunlara ihtiyacı yok demiş. Marx için bile, madem öyle gür sakalları var o zaman ona sorsunlar her şeyi, ayrıca eminim görse benim resimlerimi de beğenmezdi diye düşünüyormuş. (Zaten bu arada Fransız vatandaşı da oluyor) Sanırım yahudi olması nedeniyle yani Rusya'ya ya da orda olup bitenlere karşı içinde en ufak bir yakınlık yokmuş. Picasso'yla arası iyiymiş ama mesela Kandinsky ve Malevitch ona her fırsatta saldırmışlar. Ama Apollaniare ve Cendrars'la dostluğu hep devam etmiş. Mesela 1942'de Matisse'in düzenlediği "Sürgündeki Sanatçılar" sergisine katılmış. Belgeselde teknik de eğitim de önemli değildir, Matisse de başlangıçta tekniği önemsemiştir ama daha sonra bundan vazgeçmiştir diyor. Ve yaşamı boyunca da onu harekete geçiren şeyin Aşk olduğunu söylüyor.

Tabii bu yaptığı kitap resimlemeleri ona başka bir sürü fırsat daha getiriyor. Fransa'da büyük bir duvarı resimliyor, büyük boyutlu vitray çalışmaları yapıyor. Yani belgesel de neredeyse sergi kadar, hatta ondan daha fazla enteresan. Çünkü Chagall'ın kendi beyanları da var. Ve bu uzun dönemi düşününce söylediği şeyler yaşadığı dönemin tarihselliği açısından da başka bilgiler içeriyor. Ayrıca yaşarken kendi adına kurulan müzeyi açan ilk Fransız ressamı da oluyor. Pek çok açıdan bilgi edinmeye değer...

Belgeselle ilgili teknik bilgi şurda: http://www.imdb.com/title/tt1265591/

Ayrıca bir Chagall slaytı da şu linkten izlenebilir. Siteye koyamadım, çok büyük oluyor...

http://www.artknowledgenews.com/Marc_Chagall

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Back to top