Rilke - Sekizinci Duino Ağıtı

Duino Şatosu (Kaynak: https://fondationrilke.ch/en/rainer-maria-rilke/)

Rilke 10 yılda tamamladığı ve toplam 10 tane olan Duino Ağıtları'nı, Adriyatik kıyısında (İtalya) bulunan Duino Şatosu'nda yazmaya başlamıştı.
Heidegger, Hölderlin derslerinin birinde (GA 53, s. 120, dn. 2) "Açık Olan" (Das Offene) konusuna değinirken, Sekizinci Ağıt'ın ilk dizesine bir göndermede bulunuyor. Konu fazla detay istediği için buraya o kısmı aktarmıyorum ama şiir aşağıda. Bu arada şiirin birkaç çevirisi var. Detaylarını ayrıca yazacağım.

Şimdilik çevirilerden birini ekliyorum:

SEKİZİNCİ AĞIT
Rudolf Kassner'e ithafen

Tüm gözleriyle görür mahlûkat
enginliği. Sadece bizim gözlerimiz
tersine çevrilmiş ve etrafına dizilmiş
tuzaklar gibidir özgürlüğe açılan kapılarının.
Dışarıda ne olduğunu, sırf hayvanın
yüzünde görürüz; zira çocuğu da daha küçükten
çevirir ve zorlarız tersten görmeye
biçimleri, göremesin diye enginliği, o ki hayvan yüzünde
öylesine derin. Ölümden azade.
Ölümü sadece biz görürüz. Özgür hayvan
yok oluşunu daima geride bırakmıştır
ve önündedir Tanrı, gittiğinde de ebediyete
gider, çeşmelerin aktığı gibi.
Bizim asla, tek bir gün bile,
yoktur önümüzde saf uzam, çiçeklerin
sonsuzca açtığı. Dünya vardır hep,
hiçbir-yerdelik ve hiçbir-zamandalık değil asla: o yer ki saf,
gözetimsiz, solunan ve
sonsuzca bilinen ve arzulanmayandır. Çocukken
insan sessizce dalıp gider o âleme ve hemen
sarsılıp kendine getirilir. Veya ölür ve o olur.
Zira ölüme yakınken insan ölümü göremez artık
ve diker gözünü dışarıya, belki de kocaman açarak,
hayvan bakışlarıyla.
Olmasa bakışı perdeleyen diğeri,
sevenler çok yaklaşır buna ve hayret ederler….
Sanki kazara önlerine serilir
diğerinin ardında… Ama onu, ölümü kimse
aşamaz ve tekrar karşısındadır dünya.
Dönerek yaradılışa hep yüzümüzü,
sadece yansımasını görürüz, kararttığımız
özgürlüğün. Veya bir hayvanın, dilsiz
bir hayvanın, başını kaldırıp bakışlarıyla delip geçtiğini bizi.
Kader bunun adı: karşısında olmak,
başka bir şey değil, hep karşısında.

Bizimki gibi bir bilinç olsaydı
emin hayvanda, karşılaşsaydı bizimle,
başka bir yöne giderken - alıp götürürdü bizi
kendi yoluna. Fakat varlığı
sonsuzdur kendisi için, kavramaz, görmez
halini, saftır, uzaklara bakışı gibi.
Ve bizim geleceği gördüğümüz yerde, o her şeyi görür
ve kendisini her şeyde ve sağalmıştır ebediyen.

Yine de, tetikteki sıcak hayvanda
ağırlığı ve endişesi vardır büyük bir hüznün.
Zira onun da hâlâ derinlerinde bir yerdedir, bizi
sık sık alt üst eden şey - ısrarla aradığımız;
bize daha yakın, daha sadık,
aradaki bağın ise sonsuz şefkatli olduğu
zamanların hatırası. Burada her şey mesafe,
orada ise nefesti. İlk yurdundan sonra
ikincisi onun için muğlak ve sallantılı.
Ey saadeti küçük mahlûkun,
ki hep kalır içinde kendisini taşıyan rahmin;
ey mutluluğu sivrisineğin, zıplar hâlâ içerde,
düğün gününde bile: zira her şeydir rahim.
Bak, bir yarısıyla güvendedir kuş,
neredeyse ikisini de bilir kökenlerinden,
sanki bir Etrüsk ruhu,
bir mekânın kabul ettiği bir ölüden çıkan
ama bir figürdür kapakta uzanan.
Ve nasıl da dehşet içindedir rahimden çıkıp
uçmak zorunda kalan. Kendisinden
korkmuşçasına çırpınır havada, fincana
yürüyen bir çatlak gibi. Yarar geçer yarasanın izi
gecenin porselenini.

Ve biz: seyirciyiz, daima, her yerde,
bütün bunlarla karşı karşıya, asla ötesinde değil!
Dolup taşar içimiz. Düzene sokarız. Dağılır.
Yeniden düzene sokar ve dağılırız kendimiz.

Kim böyle döndürüp çevirdi ki bizi,
ne yaparsak yapalım, duruşumuz hep
ayrılıp giden birinin duruşu? O nasıl durursa
son tepede, ona vadisini baştan başa bir kez daha
gösteren; nasıl dönüp bakar, durur, beklerse -,
biz de öyle yaşar ve hep vedalaşırız.

Almanca aslından çeviren: Zehra Aksu Yılmazer
(Duino Ağıtları, 4. Baskı, İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları, Nisan 2021, s.34-35; kitapta şiirlerin Almanca asılları da var.)

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Back to top