dünyayı paranteze almak

in

Bir gün sonra ek yapmış olayım. Dünyayı paranteze almak elbette benim icadım değil. Ama yukarıdaki bundan yola çıkarak yaptığım benim çalışmam. Husserl fenomenolojisinden bahsederken "epokhe"yle bağlantılı hatta redüksiyonla (indirgemeyle) birlikte geçiyor. Okuduğum çeviride "ayraç" diyor mesela ama ben "parantez"i daha çok seviyorum.
Tercih meselesi diyelim... Epokhe için tek bir karşılıkta anlaşılamamış gibi görünse de "yargının askıya alınması", "onay tehiri", "erteleme" gibi önerilerden, sözcüğün neye kasttettiği/niyeti anlaşılabiliyor. (Çok kişiselleştireyim felsefeciler kızacak olsa da). Bu haliyle bile ben ondan alacağımı alıyorum. İşte epokhe'den söz edilirken şunları görebiliyoruz:

"epokhe, bütün ön varsayımları, yani kendisi de dâhil olmak üzere önceden verili her şleyi askıya alma, onlar hakkında yargıda bulunmama anlamına gelir. " [Husserl, Kasım Küçükalp, Say Yayınları (2. Baskı hazırlanıyor) içinde ana kitap Husserl, Ideas I Pertaining to a Pure Phenomenology and to a Phenomenological Philosophy, s. 60-61.]

"Husserl’in de işaret ettiği gibi, epokhe, dünyayı ayraç içine alır, onu algılanan, deneyimlenen, hatırlanan, yargılanan, düşünülen ve değerlendirilen dünya olarak kendi yerinde, yani ayraca alınmış dünya olarak sunmak suretiyle, basit bir biçimde orada bulunan dünyayı, geride yalnızca saf bir biçimde ruhsal (bilince ait) fenomenler kalacak şekilde, özne alanından dışlar." [Husserl, Kasım Küçükalp, Say Yayınları]

"Epokhe sürecinde her türlü alışılmış nesnel pozisyondan uzak durmalı ve nesnel düyaya dair hicbir yargıda bulunulmamalıdır. Böylelikle geriye yalnızca, kendi özel modu içerisinde, bir evin, bir bedenin, genel olarak da düyanın deneyimi, olduğu şey olarak kalacaktır. Epokhe sürecinin sonuçlarının gereği gibi takdir edilmesi ve anlaşılması, bir yandan yönelimsellik modlarının, diğer yandan da onun varlıktan-bağımsız karakterinin anlaşılmasından geçmektedir." [Husserl, Kasım Küçükalp, Say Yayınları]

Ve bu epokhe yani dolaylı olarak "dünyayı paranteze almak" redüksiyonun ilk adımı... İkinci adımsa tam da bu birinci adımın üzerinden giderek ilerlemek. Ama bu kısmı daha fazla uzatmayayım. Bir bütün olarak okunduğunda zaten ordaki "dert" anlaşılıyor. Benim çekip çıkardığım şey, benim kendisiyle ilgili dünyayı paranteze alma/alabilme arzumu yaratan şey ise elbette şiir. Yani içler dışarı, dışlar içeri belki de...

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Back to top