şiir: kırmızılar pencereler akrepler ve melekler

kırmızılar pencereler akrepler ve melekler

kırmızı bir pencerede durdum
baktım gözlerinden açılana
baktım: kırmızı bir ışıktın sen. ötesi kızıl.

ben hangi melek yer kalmayan omzunda
iyiliğine ve kötülüğüne dokunulmaz
melaikeler dünyasında
geceden geceye kurulan çadır

bir kırmızıda durdum penceresinde giyotinler olana
tuhaftı boynunun yerine asılmak gözlerinden
tuhaf bile değildi bir pencerenin kanadığı
en yırtığı en dökülmüşüyle
harflerin meleğe dönüştüğü yer tuhaftı

ben hangi melek

benim filmlerim: Aşçı, hırsız, karısı ve aşığı

Eski olmasına rağmen benim unutmadığım filmlerdendir. (1989 yapımı) Peter Greenaway zaten ilginç bir adam. 1942 doğumlu, Hollanda'da yaşıyor hala... Bilgi Üniversitesi için bir seminer vermeye geldiğinde ki pek yakın sayılır (nisan 2009) "114 yıldır yıldır hiç sinema görmediğimizi, bunun yerine resimli metinlere maruz kaldığımızı" izah etmeye çalışmış. O zaman duymamıştım geldiğini. Zaman uygun olur muydu bilmiyorum ama nasıl izah ettiğini merak etmemek mümkün değil.

kaybetmek

zaman zaman kimilerine saçma sapan gelecek böyle bir şey yapıyorum. kafama bir sözcük takıldığında gidip tureng'ten bakmak ilginç oluyor. Çünkü onlar başka bir dertle bunu yapıyorlar. Ben başka bir dertle bakıyorum. Beni bu sözlükteki ingilizce karşılıkları değil, Türkçe karşılıktaki versiyonları ilgilendiriyor.

Türemiş kan kaybetmek hemorrhage, hemorrhages, hemorrhaging, hemorrhaged
Genel aklını kaybetmek loose one's mind
Genel anlamını kaybetmek lose its meaning
Genel anlamını kaybetmek become meaningless

Dostları Kırmamak İçin Şiiri Kırmak* ya da 1990 Sonrası Şiir Yıllıkları

Daha önce de söz etmiştim bu yazıdan. Macerası uzun bir yazı oldu. Neye yarayacağı konusunda da bir fikrim yok... Sonuçta bu bir "piyasa" ve akan sular da durmayacak. En azından benim kendi adıma iç hesaplaşmam. Yıllıklarla alıp vereceğim budur.

Aşağıdaki link tık'lanarak birkaç şekilde okunabilir buradan...
Basılı olarak Karagöz'ün 9. sayısından da okunabilir...

https://www.academia.edu/7072390/Dostlar%C4%B1_K%C4%B1rmamak_%C4%B0%C3%A...

http://dunyaninsarkisi.blogspot.com/

in

Birkaç gündür düşünüyordum. Müziği çok seviyorum ve fırsat buldukça da değişik sesler (benim için yani, bilmediğim, dinlemediğim) arıyorum. Genellikle dünya müziği diyebileceğim şekilde her dilden ve her tondan iyi müziği de dinliyorum. Buraya sürekli müzik eklemekle de pek doğru bir şey yapmıyorum. Bu nedenle de sadece müziğe ayırabileceğim ve rahat rahat at koşturabileceğim bir alan olsun diye bu blog sayfayı açtım. En azından türüne, diline göre sınıflandırma imkânı da olacak böylelikle... Ayrıca dinlediğim kişinin kim olduğu, ne yaptığı da ilgilendiriyor beni.

john cage: "sessizlik diye bir şey yoktur" (4'33")

Bu akşam bir şeyler okurken tesadüf ettim. Açıkçası bugüne dek bildiğim bir şey değildi. John Cage 1912-1992 yılları arasından yaşamış bir müzisyen. Hatta müzik filozfu da deniliyor bazı yerlerde kendisine... 1952 yılında bestelediği 4'33" üç bölümden oluşuyor. Birinci bölüm 30 saniye, ikinci bölüm 2 dakika 23 saniye ve üçüncü bölüm de 1 dakika 40 saniyeden oluşuyor. Herhangi bir enstrümanın çalabileceği şekilde yazılmış ancak partisyonunda enstrümanlardan hiçbirinin çalmaması gerektiği de belirtiliyor.

modigliani'nin kadınları

Picasso'yla aynı dönemde yaşayan İtalyan ressam Modigliani'nin kaderi hiç de picasso'nunkine benzemez.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Amedeo_Modigliani

İçeriği paylaş

Back to top