İstanbul'dan Sergiler

Her iki sergi de benzer şeyleri çağrıştırdı bana. İkisinin de kendine has yanları da var tabii..

16 Ocak 2010 – 6 Mart 2010
Claude Closky “Yazı mı Tura mı”
Küratör: Ali Akay
Akbank Sanat Galerisi

Claude Closky'nin görülebilecek üç çalışmasından şöyle söz edebiliriz.

İlk Kürt Opera Sanatçısı: Mizgin Tahir

Geçenlerde tesadüf ettim opera sanatçısı Mizgin Tahir'e. 2010'un ilk günlerinde "Lorîka Adiloş" yani "Adiloş Bebe" isimli ilk albümünü çıkarmış. Albümdeki üç şarkının şiirle ilgisi var. İkisi Cegerxwin'in şiiri, birisi Mizgin Tahir'in kendi çevirisiyle Ahmed Arif'in Adiloş Bebe şiiri... Müzikler Mozart, Verdi ve Bizet'ye ait. Mizgin Tahir hakkında Türkçe çok bilgiye rastlamak mümkün değildi ama Kürtçe bir sitede yakın zamanda yapılmış bir söyleşi gördüm. Kendim için çevirirken baktım, tamamını da anlayabiliyorum.

dirtbag - brad sucks " (bir sonraki sayfada çalar)

it’s a little bit hard to understand
but i only wanna be a modern man
on the wire it couldn’t be nicer
just thinking about the one that got away
nobody wanna give me heart away
you could make your mind up it could take your time up
it seems you’ve mistaken me for someone who cares
I’m just a dirt bag under the weather and overrated
living underground taking it to the scene

Bu Tufandan Sonra

Bu tufandan sonra, isterim ki
yalnızca güvercin,
ama tek bir güvercin
kurtulsun bir kez daha.

Boğulurum çünkü bu denizde,
uçup gitmese güvercin
ve getirmese son anda
o yaprağı.

çev. Ahmet Cemal
(Ingeborg Bachmann, Kavram Yayınları, Kavram Yeryüzü Şairleri 6, şubat 1995)

ya Sezar ya hiçbir şey - Kierkegaard

Umutsuzluğa düşen insan bir şeyden dolayı umutsuzdur. Dolayısıyla, o bir an gibi görünür ama yalnızca bir an; tam da o anda hakiki umutsuzluk kendisini gösterir veya umutsuzluk gerçek yüzünü gösterir. Çünkü bir şeyden dolayı umutsuzluğa düştüğünde, aslında kendisinden umutsuzluğa düşmektedir ve şimdi kendinden kurtulmaya çalışmaktadır. Böylece sloganı “Ya Sezar ya hiçbir şey” olan tutkulu insan Sezar olamadığında bundan dolayı umutsuzluğa düşer.

cocorosie, beatiful boyz (noah's ark)

Kırılgan Hayat (Yasın ve Şiddetin Gücü), Judith Butler

Belki de insan daha ziyade yaşadığı kayıp nedeniyle –muhtemelen sonsuza dek- değişeceğini kabul ettiğinde yas tutar. Belki de yas, sonucu tümüyle önceden kestirilemeyecek bir dönüşüm geçirmeye razı olmakla (belki de dönüşüm geçirmeye boyun eğmekle demeli) alakalı bir şey. Kaybetmek var, onu biliyoruz, ama bir de kaybın dönüştürücü bir etkisi var ve bu etki haritası çıkarılabilir ya da planlanabilir bir şey değil. Bu etkiyi seçmeye çalışabiliriz, ama belki de dönüşüm deneyimi seçimi bir düzeyde olanaksız kılar.

Benim Filmlerim: Acı Ay (Bitter Moon)

Bazı sanatçıların kaderi ilginç. Kader ilginç olur mu demeyelim de hayatı başka türlü örülü diyelim belki de. Roman Polanski 1933 doğumlu Polonyalı bir yönetmen. Hamile karısının başına gelen dehşet verici bir olay da var geçmişinde 1977 yılında küçük yaşta bir kızla ilişkiye girmek suçundan hakkında çıkarılan bir tutuklama kararı da.. Bu kararın ardından Polanski Amerika'yı terk eder ve Paris'e sığınır. Tess'den Rosemary'nin Bebeğine; Machbet'ten Acı Ay'a ve Piyanist'e kadar bir sürü film de yapar bu arada.

Derya Önder Şiir Yazmaya Son Versin

4-5 yıl kadar önce olsa gerek, öteki-siz hâlâ çıkıyordu. Kuzey Yıldızı dergisi de çıkıyordu hâlâ. Vedat'ın (Kamer) Kuzey Yıldızı dergisinde olduğu kadar öteki-siz'de de büyük emeği vardır. Derginin son 3-4 yılında bütün sayfalar en son onun elinden geçmiştir. Bu arada öteki-siz'i wordde yaptığımızı da söyleyeyim. Bu hareket alanımızı kısıtlıyor ve belki bizi amatör kılıyordu ama "evyapımı" da olabiliyordu. İşte Vedat, bütün bu son kontrolleri, düzenlemeleri yapıp, dergiyi basılacak hale getiriyor, hatta çıkışları da alıyordu.

İçeriği paylaş

Back to top