Bağışlamak mümkün mü?

Bağışlama ve Kozmopolitizm
Çev. Ali Utku, Mukadder Erkan
Birey Yayıncılık
Temmuz 2005

İki yaz önce okumuştum Derrida'nın bu kitabını. O zaman "bağışlamak" sözcüğü bütün türevleri, olumlu olumsuz yanları, bireysel, toplumsal açılarıyla kafamda dönüp duruyordu. Bağışlayan olmak, bağışlanılmayı ummak, başkasının adına bağışlamak ya da üçüncü şahıslar tarafından bağışlanmak gibi şeyler...

güzel ülkem 2

Genellikle bir şekilde haberleri izlemeye çalışırım.. Ama sabah ama gündüz ama akşam... Ama televizyondan ama gazetelerden ya da internet üzerinden...

iki farklı yorum: Tom Waits ve Liz Durett - November

http://www.tomwaits.com/

November
No shadow
No stars
No moon
No cars
November

It only believes
In a pile of dead leaves
And a moon
That's the color of bone

No prayers for November
To linger longer
Stick your spoon in the wall
We'll slaughter them all

November has tied me
To an old dead tree
Get word to April
To rescue me

Rebekka Bakken - Hard to be a loser

I Keep My Cool -

06. Hard to be a loser

It's hard to be a loser when it is forbidden to lose no matter what you start it's bound to have an end and no matter what happened you know you are to blame What others find sweet is what you call the blues

Türk Kaderciliği - Nietzsche

T ü r k k a d e r c i l i ğ i - Türk kaderciliğinin en temel hatası, insanı ve kaderi iki ayrı şey olarak karşı karşıya getirmesidir: İnsan, kaderine karşı koymaya, onu engelleme çalışabilir, ama kader her zaman zaferi kazanacaktır, der; bu nedenle en mantıklısı boyun eğmek veya keyfe göre yaşamaktır. Gerçekte ise her insan kendi içinde bir parça kaderdir; belirtilen şekilde kadere karşı koyduğunu sandığında, kaderi de yaşamış olur.

Benim filmlerim: Hatırlamak İçin Bir An/ı

Hafızadan bu kadar söz edince aklıma unutmadığım filmlerden biri geldi. Bir güney kore filmi daha. Benim için o kapıyı açan Kim ki duk olmuştu ki bunu epey zaman önce yazmıştım. Orijinal adı " Nae meorisokui jiwoogae" (İngilizcesi 'A moment to Remember') olan film 2004 yapımı. Yönetmeni John h. Lee. http://www.imdb.com/title/tt0428870/

Filmin ana konusu "amnezi". Ama buna giden yolda filmin fazlasıyla incelikli, düşündürücü tarafları var. Bir aşk da olması gerektiği gibi alıyor yerini tabii...

Hafıza

Tureng'le bir başıma oynadığım bu oyunu seviyorum. Hafıza sözcüğüne takıldım bu kez... Hafıza, aslında Arapçadan, "hıfz" kökünden geliyor. Koruma, saklama, sakınma, akılda tutma anlamına geliyor. Saklama yeteneği ya da daha modern bir işitme için "bellek" de deniliyor. Arapçadaki birçok sözcük gibi hıfz da bereketli. Hafız, hafıza, hıfz, hıfzısıhha, mahfaza, mahfuz, muhafaza, muhafazakâr, muhafız sözcükleri de aynı kökten geliyor.

Far Away Moon - Spyros Koliavasilis

Bu şarkıyı "Niyobe için" adlı özel bir albümde dinlemiştim. Spyros Koliavasilis Yunanistan'da yaşayn bir müzisyen. Yaptığı müziği etno-klasik, asia minör, klasik osmanlı müziği ve jaz olarak değerlendirmişler... Bir myspace sayfası var. Orda tüm müzikleri dinlenebiliyor. Benim gözdem, peşine de düşmeme neden olan "far away moon"... Hüzünlü bir müzik... Ama aslında hepsi güzel. Yine de bir numara olarak "far away moon"u öneririm. Sonra da "Odyseia"... Buyrun : http://www.myspace.com/spyrosoud

İçeriği paylaş

Back to top