Mimarlık Üzerine On Kitap - Vitruvius

Okula başladığımda, daha doğrusu bölümü kazandığımda çok mutlu olmuş, kendimle çok gurur duymuştum. Çünkü mimarlık gözümde hakkında çok az şey bilmeme rağmen bir sanattı. Okulun ilk günlerinde proje çantası ve T cetveli (artık yok tabii ki) taşımak ayrı bir sevinçti. Biz mühendislik öğrencileri gibi hesapların arasına gömülmeyecektik. Yaşamda gördüğümüz her şeye bakmak bizim işimiz olacaktı. Birkaç mühendislik dersi dışında tüm derslerimiz de buna ya da malzemeyi tanımaya yönelikti aslında. Birkaç kitabın bizim için çok temel olduğu söyleniyordu. Bu kitaplardan bir tanesi Neufert'in kitabıydı. Olmazsa olmazdı. Çok da kalın bir kitaptı. İçinde yok yoktu.. Her şeyin kuralı, ölçüsü, her türlü duruş mesafesi, mekanların iç ölçüleri, yükseklikler vs. vs... Teknik bir kitaptı elbette. Neyse bir klasikti işte mimarlık öğrencileri için. Benim asıl gözdem ise 2. ya da 3. sınıfta okuduğum Vitruvius'un "Mimarlık Üzerine On Kitap"ıydı (De Architectura).

Vitruvius MÖ 90-20 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen Romalı bir mimar-mühendis. O dönemden ulaşan eldeki tek kaynak, temel kitap. Kitabın önemi ve içeriğiyle ilgili uzun uzun yazmayacağım. Zaten çok başka nedenlerle bu eğitim tamamlanmak üzereyken yarım kaldı. Benim burda bir türlü unutmadığım ve hep aklımda olan en önemli şey, Vitruvius'un kitapta yazdığı Bölüm I, yani Mimarın Eğitimi bölümüydü. Çünkü bu bölümde sıraladığı ve açıklayarak yazdığı 17 ilke de Vitruvius, Mimar'ın her şey olmasını istiyordu. Bunun imkânsızlığından dem vurarak ama mükemmelliğin değil edinilebileceklerin toplamının oluşturacağı şeyden söz ediyordu. Mimar, mutlaka yetenekli olmalı ama kuramı da bilmeliydi, felsefeden anlamalıydı, tarihten anlamalıydı, gökbilimi ve gözbiliminden anlamalıydı, müzik bilgisi olmalıydı ve tarih de okumuş olmalıydı mutlaka. Okumuş olmalıydı çünkü bir Mimar aynı zamanda yazı yazabilmeliydi ve bunu okumadan yapamazdı. Felsefe mimarı prensip sahibi ve alçakgönüllü yapardı. Tarih Mimarın bir yapıtta kullandığı tüm ayrıntıları ve sorulduğunda bunların gerekçelerini açıklaması için gerekliydi. Matematiği, dilbilimi, akustiği de bilmeliydi. Bu bana o zaman çok ürkütücü ve olağanüstü gelmişti. Sonraları bunu çok düşündüm ve Mimar sözcüğünün yerine konulması gereken sözcüğün aslında sanatçı, şair, yazar, ressam vs.. hepsi olabileceğini de...

Bugünlerde evde kitap tekrar karşıma çıktığında, kitabı ancak 16 yüzyıl sonra başka dillere çevrilebilen Vitruvius'u içtenlikle düşündüm yeniden.

Mimarın neden tarih bilmesi gerektiğine dair bölümde Karyatidlerle ilgili kısmı da buraya almak istedim, hikâyesiyle. Tabii Vitruvius'un bunları MÖ yazdığı unutulmamalı ve gerekli güncellemeler bugünün zihinyetinde yapılmalı.

" 5. İyi bir tarih bilgisi gereklidir; çünkü bir yapıtın tasarımında süslemeli kısımlar arasında öyleleri var ki, mimarın bunların ardında yatan gerekçeleri soranlara açıklayabilmesi gerekir. Örneğin, Karyatid adı verilen uzun giysili kadınların mermer heykellerini sütun yerine kullandığını ve pervaz (korona) ile damlalıkları (mutule) kadınların başı üzerine yerleştirdiğini düşünürsek, mimar sorulara şu açıklamayı yapacaktır: Peleponnez yarımadasında bir kent devleti olan Karya, Yunanistan'a karşı Perslerin tarafını tutmuştu; daha sonra savaşta zaferle özgürlüklerini kazanan Yunanlılar, seferberlik ilan edip Karya halkına savaş açtılar. Kenti ele geçirerek erkekleri öldürdüler ve devleti ıssızlığa terkettiler; kadınları da köle olarak kaçırdılar. Ancak uzun giysilerini ve diğer evlilik simgelerini çıkarmalarına izin vermeyerek zafer alayında onları zorla teşhir ettiler. Bu kadınlar utançlarının ağırlığı altında ezilerek sonsuza dek köleliği temsil ettiler ve devletlerinin kefaretini ödediler. Böylece dönemin mimarları, Karya halkının günah ve cezalarının ardılları tarafından da bilinerek sürdürülmesi için kamu yapılarına yük taşıdıkları görülecek biçimde bu kadınların heykellerini yerleştirdiler."

(Mimarlık Üzerine On Kitap, Vitruvius, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayını, Çev. Suna Güven, s.
5-6)

KARYATİDLER - Vitruvius'un Fra Giocondo baskısından, Venedik, 1511

ve son not: Şüphesiz olan yine kadınlara olmuş...

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Back to top