bir geri iki ileri

İnsan bazen aynı yolda yürüdüğünü, yürüyeceğini düşünürken birden o tek yolun bir sebeple kavşak haline gelmesi çok tuhaf. Ama insanın güvenilmezliği ve hayatın dinamikleri bunu hep öngörüyor aslında.

Bende bir sürü şey hep ters ilerliyor ya da bildiklerim arasında en iyi bildiğimi sandığım şey olarak kendim bana öyle geliyorum.

Bazen ileri gidemediğimi anlayınca geri dönerim. Sık olmamakla birlikte ne zaman geriye dönsem, hep ilerlemem daha kolay olur. Geri ile kastettiğim elbette geçmiş. Ama geçmişle ilgili yazılı olan her şey. Kelimelere olan bağlılığım neredeyse değişmeyen tek şey. Bir de belki çok inişli çıkışlı, çok şeyin deneyimlendiği, çok şeyde yanıldığın bir "geri" ise bu... herhalde insan kendisine, belki yapay zekâ mantığı gibi, ki geçmişimiz de bizim, bugünün diliyle, sahip olduğumuz "big data" değil mi? Hangi durumda ne yapmıştık, böyle bir durum yaşanmış mıydı, aşabilmiş miydik, aşamadığımızda ne olmuştu ve aşamadığımız durumda olan şeyi nasıl aşmıştık vb.

Galiba bende böyle işliyor. Yani kendi geçmişimi sürekli bundan sonrası için bir tür modelleme olarak alıyorum. Neler vardı, nelerden hoşnuttum, neler olmadığında daha iyiydi ve neyin eksikliği sıkıntıya yol açmıştı... Türlü türlü kombinasyonlar. Yapılanların da yapılamayanların da kalbi ve zihni analizi.

Yorucu mu? Belki. Ama bu yapılmadığında hem daha yorucu hem aşırı rastlantısal ve büyük oranda da irade dışı bir savrulmayla tam bir kayıp hali... Oralardan da bir şeyler kalmıyor mu, kalıyor. Sanat belki de tam bu çıkmazların bolluğundan kaynaklanıyor.

Geçmiş, bugün ve geleceğin doğrusal olmadığına buradan da ikna oluyorum. Yarın asla henüz yapılmamış şeylerden oluşmuyor. Dün hiçbir zaman sadece olanlar değil. Bugün ise ikisinin de içinde ve dışında.

Bugünleri ve bir süreyi daha geri dönerek geçireceğim.
Bakalım ne kadar ilerleyebileceğiz, bunu "ilerleme"nin ne olduğu tartışmalarının dışında tutuyorum. Kişisel ilerleme ya da hareket ile "ilerleme"nin iyi bir şey olup olmadığı tartışması bambaşka şeyler.

Benim zihnimdeki "ilerleme"nin öne geçmek, önde olmak, öne yönelmekle ilgisi hiç yok.
O yüzden de insanın bazen geriye giderek hatta çoğu zaman da durarak ilerleyeceğini düşünüyorum.

Kimin için "ilerleme"nin ne anlama geldiği ise herkesin kendi ev ödevi.

Yaşamak için yazıya olan inancım her zamankinden daha fazla.
Her zaman, her durumda, hayatımın her döneminde güvendiğim iki şey oldu: yazmak ve kitaplar. En kötü, en olumsuz durumlarda bile dünyamın böyle yerleri değişmeyecek iki parçası olduğu için kendimi hep iyi hissettim.

Yazmak, birileri okusun diye yazmak ve yazdıklarını birilerinin okuması. Hepsi de başka pencerelere açılıyor.

Yazmak, sizi bir çıkmazdan, bir kuyudan çıkarır gibi elinizden, kolunuzdan çekerek çıkarmaz. Öyle bir şey olduğuna inanmıyorum. Ama önemli en az bir şeyi gösterir. Burda kalalım.

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Back to top