Mutsuzluğun Kötülüğü

Hakiki mutsuzluk iyidir, hoştur. Bazı yapay mutlulukların yanında has mutsuzluk hatta evladır da. Ama benim deyişimle "has mutsuzluk" artık yerleşiktir ve tanımlamalar, karşılaştırmalar kategorilerini çoktan geride bırakmıştır. Aslında "mutluluk", "mutsuzluk" gibi kavramlara itibar etmez. Meseleyi birinin iyi, diğerinin kötü ya da ikisinin birbirine karşıt olduğu taraflar şeklinde düşünmez. O yüzden de ortalama mutluluk ve ortalama mutsuzlukları hepsini de deneyimleyerek, kendine katarak aşmıştır (Hegel'in "aufhebung" kavramına nazire gibi oldu). Yani ahkâm kesmek değildir ortada olan.

Yokuş Yukarı Mücadele

"[...] Böylece bir kere daha hayatıma başka bir şekilde başlamam gereken noktada duruyorum. Şimdi kendime sakin bir bakış ayarlayıp ciddi hareket etmeye başlayacağım; çünkü ancak bu şekilde, çocuğun ilk bilinçli eylemiyle kendisine “ben" demesi gibi, kendime daha derin bir anlamda “ben" diyebileceğim. Fakat bunun için sabır gerekir, insan ekin eker ekmez biçemez. Müritlerine üç yıl suskun durmalarını emreden, bu sürenin sonunda her şeyin yoluna gireceğini söyleyen filozofun yöntemini aklımda tutacağım. İnsan şölene şafakta değil güneş batınımda başlar. Tinsel âlemde de böyledir.

You Dream - Du Träumst

Aynı sesin aynı şarkıyı iki farklı dilde söyleyişi...

Bu da Almancası

Bach | Erbarme Dich, Andreas Scholl, St. Matthew Passion BWV 244

Bir gün kantatlarla ilgili uzun uzun yazacağım.
2021'in verdiğim son sözü bu olsun.

doğmuş olmak

Doğmuş olmak ne demek?
Bir canlının doğmuş olması, geniş anlamıyla bir tohumun varlığını gerektiriyor. Belki sorgusuz sualsiz doğuyor doğmuş olan, Heidegger'in dediği gibi bu sorgusuz sualsizlik yüzünden de "fırlatılmış" oluyor. Ordan sonra başlıyor her şey.

Editör bir kitabın neyidir?

Hayatın gidişatı, içinde bulunduğumuz ateşten günler ve yoğunluk nedeniyle, gecemi gündüzümü alacak biçimde bir editör olarak yaşasam da burayı henüz işler hale getiremedim bir türlü. Ama yaklaşan yeni yılda bunu daha köklü bir âdete dönüştürmeyi düşünüyorum.

Yine de sıcağı sıcağına, hazır bugün işim bir kez daha kalbime dokunmuşken bir editör için başta haksızlık, yanı sıra incitici olabilecek bir uygulamadan yahut eksik uygulamadan söz edeyim.

yayımlanmış şiir: mütekerrir

mütekerrir

çünkü korkacaksın yeni bir başlamaktan
sığ denizlerinde benliğinin boğulmaktan

yer değiştirmek en iyisi. şurdan alıp buraya koymak kendini
iç çekilecek şey değil kıyıdaki savaş, uzaktaki deprem
esef etmekle yetindiğin cinayetlerde
kızlar analarını, oğullar babalarını
öldürürler ilkin. çocukken işlenir bu cinayetler
geç kalanlar kazaya bırakır ya da üçüncü sayfalara
sonrası parmağın dudağına gidene kadar

çünkü izole edilmiş bir üçgeni vardır herkesin
büyük patron sabahları erken bekler, tik tik tak tak

Başlangıç ve Sonuç

Geçmişe bağlı olduğum doğrudur ama bu hiçbir zaman nostaljik bir bağlılık olmamıştır. Bendeki daha çok geçmiş denen o geride kalan süreçte bana bağlı olmaksızın kaybettiğim güzel insanlar nedeniyle. Onlara olan özlem, onları her düşünme beni ister istemez birlikte yaşanan anları, yerleri, olayları, dönemleri hatırlamaya mecbur bırakıyor. Bu da benim için hemen hemen 20-21 yaşına kadar olan dönem. Bunun dışındaki geçmişle ilişkimde de hiçbir zaman dönüp aynı şeyleri yaşama isteği duymadım. Oralarda ilgimi çeken, başka başlangıçlar konusu genellikle.

yayınlanmamış şiir: Cevap Aleccevap

Benim

Ceza Defteri’nin müellifi
cinai olmadan evvel
her bir satırla kendi bileklerimi kestim
söktüğüm sözcükleri diktim yeni yerlerine
kazıdım tek kat cilasını geçmiş günlerin
bir kap su dökmeden uğurladım gözü yaşsız

dava bendim davalı da davacı da
tek celselik bir şiirde kırdım kalemimi
ne müessirim ne mütehassısı bir şeyin
yeşil cilt bezinde günler açtı kanun kitabımın
kendimi astığım iplerde
şimdi başka içler başka canlar asılı

suç mahalli belliydi
koparılmış ortancaların büyüdüğü ev
o evin iki gözü

cerh ettim
mecruh da bendim

One

İçeriği paylaş

Back to top