Heotontimorumenos (Kendi Kendinin Celladı) - Baudelaire

Kızmadan vuracağım sana
Kinsiz, kasap gibi,
Kayayı yaran Musa gibi!
Ve gözkapaklarından,

Fışkırtacağım azabın sularını
Sahra'm kana kana içsin diye.
Umutla şişmiş arzularım
Tuzlu gözyaşlarının üstünde yüzecek

Engine açılan bir gemi gibi,
Ve gözyaşlarından sarhoş gönlümde
Sevgili hıçkırıkların çınlayacak
Hücum vuran bir trampet gibi!

Çatlak bir ses değil miyim
Tanrısal senfonide,
Beni itip kakan ve ısıran
Yırtıcı ironi sayesinde!

Sesime işlemiştir o çığırtkan!
Bu kara zehir bütün kanımdır!

Alıntı: Kalpazanlar ve Eleştirmenler

"Günün birinde Herakles'in karşısına iki kadın çıkar. Biri ona güç işlerle, ezâyla ve cefâyla dolu meşakkatli bir hayat, diğeri ise yan gelip yatmakla ve zevkü sefayla geçecek müreffeh bir hayat vaat eder. İlk kadın kendisini Fazilet, ikincisiyse Fuzulet olarak tanıtır. Görünürde Fuzulet daha çekici gelse de Fazilet, Herakles'in sonunda iyi bir noktaya varabilmesi için, daha güç olan yolu takip etmesi gerektiği konusunda çok dokunaklı ve itiraz kabul etmeyen bir tartışma yapar.

Şiir yıllıklarındaki yaygın ifadeler

Nezaket, aslında iyi bir şeydir. Ama "nezaket" dediğimiz şey, bir ilişki kurma ya da ilişki dengeleme şeklini alıyorsa, aynı oranda da zararlıdır. Bizdeki nezaket, eleştiriye, incelemeye yazıya filan da dayandı mı berbat bir hal alır, sonra içinden de çıkılmaz.

Yıllıklarla ilgili çok şey söylememişimdir. Ama bir kez söylediğimde de etraflıca söylemiştim. Bu yüzden genel olarak kişisel tavrımın ne olduğu bellidir. bir kez daha şurdan bakılabilir Konuyu dağıtmayalım.

Şunlar (ve diğerleri de) çok güzel, 10 numara:

Cadı Kazanı

Arthur Miller, büyük bir oyun yazarı. Uzun bir hayat yaşamış. Bütün Oğullarım, Satıcının Ölümü, Cadı Kazanı adlı oyunları metin olarak da ulaşıp okuyabildiğimiz, tiyatrolarda oynanan en önemli oyunları. Ben oyun olarak hiçbirisini izlemedim. Ama tiyatro metinleri olarak hepsini okumuştum.

yığma yapılar

Mimaride yapılar en kabaca ve temel haliyle ikiye ayrılır. Yığma yapılar ve betonarme (karkas) yapılar. Yığma yapılar, doğal olarak en geleneksel olanlar. Yüzyıllardır kullanılan bir sistem. Ana prensip duvarların taşıyıcı olarak planlanlanmış olması. Yani binanın iç ve dış yüklerinin duvarlar aracılığıyla temellere aktarılması. Dolayısıyla böyle bir yapıda temellerin sağlamlığı da hayati önem kazanıyor. Bu duvarların oturduğu temel duvarlar dipte pabuç gibi düşünülebilecek sömellere oturur vs. Betonarme yapılarda ise bir iskelet vardır. Bu iskelet ahşap da olabilir çelik de.

yazarak düşünmek

Buraya yazmaya başlayalı 3 yıl 27 hafta olmuş. Hemen hemen ilk bir yılı, belki de daha fazlasını, siteye koyduğum bazı yazı ve şiirleri öylece tutarak geçirdim. Sonra yavaş yavaş olan biten ya da aklımdan geçenleri, geçtiği şekilleriyle aktarmaya başladım. Giderek bir blogdan öte bir türlü kendini ifade edebilme yerine dönüştüğünü söyleyebilirim. Sözünü dilediğin kadar, dilediği gibi söyleyebilme yeri.

"Plan Yapmak" / Kant

P l a n y a p m a k çok defa insanın kendisine yaratıcı deha havasını vermesini sağlayan, lüks, farfaralı bir tinsel uğraşıdır. Bu uğraşıda insan kendi yapamadığını talep eder, kendisinin daha iyi yapamayacağı şeyde kusur bulur ve nerede bulunabileceğini bilmediği şeyi önerir. Aslında aklın genel bir eleştirisinin adamakıllı bir planı için -eğer bu plan, alışıldığı gibi, sırf kutsal birtakım arzuların açıklanması olmayacaksa- tahmin edilenden daha çok çaba gerekir.

Siyah Kare - Malevich

Malevich, Black Square, 1913

2000-2010 Arası Şiir Yayımlayan Dergiler yazısı hakkında

Geçen sene bu zamanlarda dergilerle ilgili bir yazı yazmaya karar vermiştim. Özellikle dinmeyen söylem rahatsızlıkları, "eleştiri" adı altında "edebildiklerimiz"... Dergileri düzenli izleyince bunun birine has bir özellik olmadığını tam da yansımalarla çoğalarak yayıldığını düşünüyordum.

İçeriği paylaş

Back to top